Analog Fotoğrafçılık Hakkında...


Analog fotoğrafçılığın neredeyse 100 yıllık bir geçmişi vardır. Hayatımıza ilk fotoğraf karelerini getirmiş ve fotoğraflarla tanışmamızı sağlamıştır. Çok uzun yıllardan beri kullanılmakta olan günümüz koşullarıyla karşılaştırıldığında ilkel bir teknoloji olmasına rağmen halen bazı insanlar için müthiş bir tutkudur. Her ne kadar yerini dijital dünyaya bırakmaya başlamış olsa da bu tutkudan vazgeçmeyen kitleler tarafından yaşatılmaya ve ayakta tutulmaya çalışılmaktadır.
Analog deyince aklımıza ilk gelen  unsur filmdir. Çünkü analog fotoğrafçılığın temelinde film yatmaktadır. Fotoğrafın nasıl oluştuğunu basitçe anlatmak gerekirse ışığın film üzerinde yapmış olduğu etkinin kimyasal işlemler sonrasında ortaya çıkardığı kompozisyon filmde fotoğrafı oluşturmaktadır. Film olmadan analog bir fotoğraf elde etmemiz mümkün değildir.Günümüzde eskiye oranla film çeşitleri giderek azalmaktadır. Buda beraberinde film adetlerinin birim fiyatını yükseltmeye başlamıştır. Birde eskiye oranla film banyosu yapan yerler azalınca doğruyu söylemek gerekirse analog fotoğraf çekmek dijital makinelere göre daha bir maliyetli olmuştur. Yalnız bu maliyetleri aşağı çekmek sizin çabanızla doğru orantılı olarak değişmektedir.

Bu konulara ilerleyen başlıklarda daha geniş ve detaylı bir şekilde yer vereceğim ama ön bir bilgiyle en azından analog fotoğraf çekmenin çok da zor ve maliyetli olmadığını sizlere göstermek isterim.Tekrar dijital bir makineden örnek verelim ,dijital makinede film,film gibi maliyetler olmadığında deklanşöre herkese rahatça basabilmektedir hatta fotoğraf değeri olmayan kareler için bile insanlar sadece hobi amaçlı olarak rahatça bu makinelerin teknolojik rahatlığından faydalanmaktadırlar. Temel farklardan biri burada başlamaktadır. Analog bir fotoğrafçı kullandığı filmden film banyosuna kadar olan süreci bir kareyi çekmeden önce hep düşünür çünkü az ve öz çekmek ister boşa harcayacak karesi yoktur. Sadece filmi bitirmek için son 1-2 kareyi bu şekilde kullanır. O son 1-2 kare bazı insanlar için sanki filmin ilk karesine fotoğrafı sığdırmak için ölçüp biçip nasıl deklanşöre basıyorsa o derece hala önemlidir. Bu bilgiden analog fotoğrafın daha fazla emek istediğini kısaca anlayabiliriz. Filmimizi bitirdikten sonra onu tekrar kasete sarmak ve ne çektiğini görene dek beklemek işte asıl heyecan burada başlıyor.

Gelelim banyo konusuna. Banyo film fotoğrafçılığın olmazsa olmazıdır. Filmde görüntünün oluşması için çeşitli kimyasalların belirli sürelerde filme etki etmesi gerekir. Bu süreç hassas bir süreçtir. Bu sürecin sonunda filmde görüntü oluşur ve artık baskı alınabilecek duruma gelinir yada her ne kadar analog fotoğrafçılığın mantığına ters olsa da dijital olarak taranıp bilgisayarımıza aktarılır. Bu kısım günümüz şartlarında neredeyse hepimiz için zorda olsa kabul ettiğimiz bir durumdur. Tabi hala karanlık odanız var ve filmi eski zamanlardaki gibi öz yöntemiyle banyo yaptırıp kağıda dökmüyorsanız...